29.03.2012

Kendin Yap

Son zamanlarda kafamda o kadar çok tilki dolaşıyor ki ne zaman haydi birşeyler yazayım diye bilgisayarın başına otursam ne yazacağıma bile karar veremeyip bir süre sonra tekrar kalkıyorum. Ama elbette ki bu süre içerisinde boş durmadım. Kendi işlerimden kalan vakitte gelecek projelerim için bazı adımlar attım. Bir de dergi ve web sitelerinden istenen yazılarla uğraşınca bloga zaman kalmıyor. Nedense bir türlü blogu öncelik sıramın başına getiremedim.

Aylardır kullanamadığım bir hediye çekim vardı, zamanı tükenmeden birşeyler alayım onunla dedim ama alacak birşey bulamadığım için kaç zamandır aklımda olan makinede boyama işlemi için perişan edersem üzülmeyeceğim bir parça aldım. Çamur rengi ile yeşil arası kötü bir rengi olan ince parka aldım. Asla bu haliyle giymeyeceğimden emin olduğumdan önce rengini açana kadar 4-5 defa çamaşır suyunda kaynattım. Nasıl bir boyama işleminden geçmişse önce mor oldu, sonra pembe. Açık pembeye getirene kadar canım çıktı. Bu arada bazı yerleri yırtıldı söküldü falan.. Artık oralara birşey düşüneceğim ama gidip mağazanın suratına fırlatsam daha iyi diye düşünüyorum, neyse..




Gördüğünüz gibi ilk hali pek iç açıcı değil. Ama çamaşır suyu işlemi sonrası yeşil dikişleri ve femuarlarıyla forforlu sarı bağcıkları olan alacalı uçuk pembe bir hale geldi. Tamam artık bundan adam olmaz derken son bir kez daha şansımı denedim ve makinede boyama işlemi için kolları sıvadım. Pembe ile açık bej boyayı birbirine karıştırıp kaynattıktan sonra makineye parkayla beraber koydum. Ve işte sonuç: ben beğendim. En azından giyilebilir bir hale geldi. Ama hala bana fazla sade gözüküyor, birşeyler yapabilirim ama önce yırtıklarını halletmem lazım.



Bu fikri Laçin Tenel'den aldığımı söylemeliyim. Ama eminim ki onun yaptığı gibi beyaz veya açık renk bir şeyi boyasam daha güzel olurdu. Yine de fotoğrafta gözüktüğünden daha hoş bir rengi olduğu için şanslıyım. Siz nasıl buldunuz?


Bu arada 2 ay önce bitirdiğim ama rengi içime sinmediği için bir köşede kaderini bekleyen bir kazağım var. Çok severek ördüm ama sanırım bütün aşkım bitene kadarmış, zavallım kolu bir yerde gövdesi bir yerde duruyor.


 Örgü konusunda beceremediğim tek şey ipin kalınlığını havaya uydurmak sanırım. Bir öncekini kışın ortasında örmüştüm ve fazla inceydi. Bu seferki de bahar için fazla kalın. Elimi çabuk tutarsam belki Ankara'nın ısınmak bilmeyen havalarında birkaç kez giyebilirim.

 
Kartopu'nun gönderdiği bu şal'ı da hiç yazma fırsatı bulamamıştım, şimdi teşekkür edebilirim onlara. Aslında şal olsa da ben fular gibi kullanıyorum ama ilk elime geçtiği andan itibaren bir bilim bir teknoloji harikası gibi "baaaak ne acayip, şimdi burdan çekiyorum ne olacak gör" diye herkesi kendime kilitlediğim şey; Kartopu'nun Sihirli Şal'ı. Göndereceğiz dediklerinde hadi canım ne sihirlisi demiştim ama videosunu izleyin siz de göreceksiniz. Isıtma ama terletmeme özelliği de cabası. Her şekle girebiliyor, o yüzden hiç yanımdan ayırmıyorum. Utanmasam onunla yatacağım.

Bol bol da kitap okuyorum. Dayanamıyorum tekrar baştan başlıyorum.  Size de tavsiye ederim :)


Leave a Reply

  • Doğum Hikayemiz - 40+4 e geldiğim 23 Aralık gecesi 7-8 defa sancı benzeri bir ağrı beni uyandırdı ama uykuma devam edebildim. Sanırım saatte 1 geliyordu. Sabah 7.35’te Uğu...
    10 yıl önce

Her Hakkı Saklıdır © Bu sitede yer alan hiçbir veri, izin alınmadan kopyalanamaz, başka bir yerde yayımlanamaz.



Web Analytics